Eli kanlı katiller ordusu geceleri sokaklarda fink atarken, Ali Kemal adında beş para etmez bir adam, her sabah çarpışmaların yorgunluğu ve elbette zaferlerin sarhoşluğuyla adım atıyor hayata. Kimse bilmediğinden korkaklıkla suçluyor onu. Kimisi meczupluğa yoruyor aldırmazlıklarını. Oysa hiçbiri umurunda değil Ali Kemal’in. Kuş ötüşlerini dahi duymuyor nicedir. Fakat son günlerde bir şeyler kurcalamakta kafasını. Düşler… [...]
Zincir
Bir ailede dünyaya geldim. Bana hoşlarına giden bir isim verdiler. Yan yana dizilmiş birkaç harf. İdeolojinin acımasız, silinmez damgası. İlk iş devleti varlığımdan haberdar ettiler. Daima izlendim. Kayıtlı bir mahallenin kayıtlı bir sokağında, kayıtlı duvarların arasında büyüdüm. Bilmiyordum; meğer pencerenin camına yansıyan dünya, en az televizyon ekranı kadar denetim altındaymış. Başka zevklerce satın alınan kıyafetleri [...]
Hikaye
Yazmak istiyordu, sadece yazmak. Bu yüzden işi bıraktı. Günün en kıymetli vaktini, sessiz geceleri uykuya kurban etmek zorunda kalmayacaktı böylece. Yine de yazamadı. Artık çok geç, diye düşündü. İnsanlar, onlar beni çoktan aralarına aldılar. Artık çok geç. Acı acı güldü. Sıradan biriyim, dedi. Tıpkı onlar gibi. Yazacak, anlatacak bir şey kalmadı. Hayli vakit idare eder [...]
En-el Hak – Şiir
Tuttum paslı zincirine sarıldım Uyku sersemi çektim çıkardım güneşi dağların ardından Kara yorganından sıyrıldı Taze deliler gibi insan Bağıra çağıra koşturdu göğün altında Gürültünün üstüne en kalın perdeleri çektim Ardında güneş boynu bükük bir ricacı Bekler durur akşama değin Vakit geldi mi salarım zincirini Misket olur yuvarlanır Kaybolur gider o vakit Kimi umutsuz arayışa çıkar [...]
Ölmek İşi
Islık öttürür, serseri dolanırım sokaklarda. Konuşur anlatırım da dinleyen bulunmaz. Dövüş vakti en sivri mızrağı tutuştururlar elime. Yaşarken çirkinliğimden suratını çevirenler izdihamla sarılır tabutuma. Ağlaşıp dövünürler. Beni hiç tanımamış olanlar intikam yemini ederler ardımdan. Kara toprakmış gibi yitişimin suçlusu kazmalarını öfkeyle geçirirler böğrüne. Nefesim beş para etmez iken kırılacak bir eşya gibi parmak uçlarıyla sırtlanırlar [...]
Kambur | Öykü
İlaç kokulu koridor boyunca yalnız dikkatli gözlerin seçebileceği bir aksaklıkla yürüdü, önünde ufak kalabalığın bekleştiği kapıya gelince durdu, gözlerini kısarak tabelayı tekrar tekrar okudu, sonra seyreden bakışlara aldırmadan duvar dibine geçti, kamburunu adeta duvara çarparak oturdu. Bu çarpışma sanki duvar boyunca yankılandı, insanın çamur gibi tepeleme biriktiği koridor birden sessizleşti. Bu kez herkes ona döndü; [...]
Cinnet | Öykü
“Efendim, sabah uyanıyorum ki, her yan toz içinde. Bakınız, samimiyetime inanın; bu küçük yaratıklar geceleri uyumamdan istifade ederek taarruza geçiyor, sabaha kadar hiç durmadan, artık elden geldiği kadar, topraklarını genişletiyorlar. Öyle de iyi gizleniyorlar ki, bir bakışta görebilene aşk olsun. Neyse efendim, bendeniz uyandığım vakit –öğlen sıralarında- şöyle bir saat kadar yatakta –affınıza sığınarak- aylaklık [...]
Oda | Şiir
Kibrit kutusundan hallice Mahpus avlusundan geniştir Bir parça karanlık ve bencil Sevgilim, bu oda İkimize dar gelir Sevdanın kızıl çiçeği Bir nazlı gelinciğe benzer Benim toprağım kuru ve tuzludur Köşe başında yamalı ceketiyle Yağmurdan nasibini almamış Bir suratsız dilenciye benzer Odam rüzgârlı ve oksijensiz Kâbuslarla sıvalıdır duvarları Sessizliğin çıldırtan gürültüsü Ölüler ordusunun ellerinden Bir ebedi [...]
Oyun | Şiir
Ne çok gezdim bu illeri İki karış mavi çatının altında Ne uzun misafirlikti Tanrım Gördüm göreceğimi Ölüm, kan, gözyaşı Ne güzel oyundu Tanrım Sevgi, aşk, hürriyet Gökte süzülen martı Nasırlı işçi eli Ne biçim tiyatroydu Tanrım Ana, baba, kardeş Mavi deniz, kara toprak Parlak güneş, kırık yıldızlar Gazete kâğıdından bir ceset Sırtında kızıl magazin haberleri [...]
Şaman | Şiir
Tanrı der ki; İnsanı topraktan yarattım Bir çömlekçi maharetiyle Yılanlar var ettim, aslanlar, dağ boyunda yaratıklar Ben bilmezden bir suç işledim Ne hâkim, ne bir tanık Bir faili meçhul cinayet işledim İdam mangasının önünde Sıra sıra dizilmiş çınarlar Dereler kan kırmızı Şimdi uzak diyarda bir şaman Zayıf ellerinde baba yadigârı davul Gözünün akında bir şeffaf [...]